Burdur İsmi Nereden Geliyor?
Burdur şehrini kuran Türkmen boylarından Kınalı aşireti burayı bulup bölgenin güzelliğini görünce, "Cennet burada, burada dur" demişler.

Burdur ismine ilişkin ilk teori, ismin "Polydorion" kelimesinden türediğini, daha sonra "Polydor"a evrilerek Burdur adını aldığını öne sürmektedir. İkinci teori ise, Burdur'un eski yerel adı olan Limobrama'nın "Göl Şehri" anlamına gelen Limobria'dan türediğini ileri sürmektedir. Antik çağlarda Burdur bölgesinde bir şehrin var olup olmadığı veya bu iki ismin ne zaman kullanıldığı henüz bilinmemektedir.
Üçüncü teori ise, Burdur şehrini kuran bir Türkmen kabilesi olan Kınalı Aşireti üyelerinin kalacak yer ararken burayı bulduklarını ileri sürmektedir. Bölgenin güzelliğini tanımlamak için kullanılan "Cennet Burada" ve "Burada duru" kelimeleri daha sonra hecelere bölünerek Burdur ismine adını vermiştir.
Burdur ismi
Burdur şehrini kuran Türkmen boylarından biri olan Kınalı aşireti üyeleri, bölgeyi keşfedip güzelliğini gördüklerinde, "Cennet burada. Burada durun!" diye haykırdılar. Zamanla "Burada durun!" ifadesi "Burdur"a dönüştü. Antik Yunan mitolojisinde kahraman Ulysses (Aşil), tanrıların gazabına uğrayarak Yunanistan'dan sürgün edildi.
Yolda Antalya yakınlarında mola verdi. Gece vakti, Kuzey Yıldızı'na bakarak kuzeye yöneldi. Bir gölle karşılaştı ve o anda, görünmez bir ses ona Yunanca ve eski Latince "Ezostas! (Burada durun!)" diye seslendi. Ulysses orada kamp kurdu ve burayı evi yaptı. Selçuklular Anadolu'yu fethettiğinde, Burdur'u da ele geçirdiler.
Köyün adının "Ezostas" olduğunu öğrendiler. Yunanca bilmedikleri için anlamını sordular. "Burada durun" anlamına geldiğini öğrendiler. Buraya yerleşen Türkmen aşiretleri zamanla "burası" kelimesini "Burdur" şeklinde telaffuz etmeye başladılar. Bu kelime de şehrin yeni adı oldu.
Burdur ilinin tarih öncesi çağları
Burdur'un tarihi Neolitik Çağ'a kadar uzanmaktadır. Prof. J. Mellaart tarafından 1957-1960 yılları arasında Hacılar'da yürütülen kazılar, Neolitik kültürün tüm ayrıntılarını ortaya çıkarmıştır. Bu bulgular MÖ 7000 yılına kadar uzanmaktadır. Prof. Dr. Refik DURU ayrıca 1978-1988 yılları arasında Kuruçay Höyük'te ve 1989-1992 yılları arasında Bucak Höyücek Höyük'te kazılar gerçekleştirmiştir. Bu kazılar, Neolitik bir kültürü ortaya çıkarmıştır.
Bu dönemin en önemli özellikleri hayvanların evcilleştirilmesi ve çanak çömlek yapımının gelişmesidir. Anadolu'nun ilk heykelcikleri olarak bilinen pişmiş toprak figürinler ve ana tapınağı temsil eden süslemeler, Neolitik Hacılar'ın en önemli eserleridir. Kalkolitik Çağ, MÖ 5400-3000 yıllarını kapsar ve Neolitik Çağ'ı takip eder.
Bu dönemin en önemli özelliği, taş, kemik ve ahşap aletlerin yanı sıra metallerin de kullanılmış olmasıdır. Kuruçay Höyüğü'nde bulunan metal keski ve ok uçları gibi aletler dönemin özelliklerini yansıtır. Bu dönemi destekleyen malzemeler Uğurlu Höyük, Kızılkaya Höyük, Karamanlı Çamur Höyük ve Tefenni Beyköy Höyük'te de bulunmuştur.
MÖ 3000-2000 yıllarına tarihlenen Eski Tunç Çağı'nda, medeniyet daha gelişmiş taş aletlerin yerini bronz aletlerle değiştirmiştir. Dönemin özelliklerini yansıtan bir diğer grup ise pişmiş toprak ve mermerden yapılmış keman tipi idollerdir. İlimizde, Yassıgüme Höyük ve Burdur Höyük gibi yerlerde Eski Tunç Çağı'na ait malzemeler tespit edilmiştir. Bu malzemeler İncirdere Höyük ve Tepecik Höyük gibi yerlerde de yaygındır.
Burdur, günümüz Isparta ve Antalya illerini kapsayan antik PISIDIA bölgesinde yer almaktadır. Bu alan Orta Pers dönemine kadar karanlık kalmış ve henüz aydınlatılmamıştır.